Kur'an-ı Kerim Meali
SÛRELER

14,15. Çünki o, (Rabbine) aslâ dönmeyeceğini sanmıştı. Hayır! Şübhesiz Rabbi onu hakkıyla görücü idi!

16,17,18. Yemîn ederim o şafağa (akşamın kızıllığına)! Geceye ve (karanlığında) topladığı şeylere! (Nûrunu) topla(yıp dolunay hâline gel)diği zaman, aya!

19. (Ki siz ey insanlar!) Mutlakā tabakadan tabakaya binecek (hâlden hâle geçecek)siniz!

20,21. O hâlde onlara ne oluyor ki, îmân etmiyorlar? Ve kendilerine Kur’ân okunduğu zaman, secde etmiyorlar!(1)

22,23. Bil‘akis o inkâr edenler, yalanlıyorlar! Hâlbuki Allah, (içlerinde) ne gizliyorlarsa en iyi bilendir!

24. (Ey Resûlüm!) Bu yüzden, onları (çok) elemli bir azâb ile müjdele!

25. Ancak îmân edip sâlih ameller işleyenler müstesnâ; onlar için tükenmez bir mükâfât vardır!

BÜRÛC Sûresi


1. Yemîn olsun bürûc (burçlar) sâhibi göğe!

2. (Geleceği) va‘d edilen güne (kıyâmete)!

3. Hem (o günde) şâhid olana ve şâhid olunana!

4,5. (Ki mü’minlere işkence yapan) o Ashâb-ı Uhdûd, çırayla tutuşturulmuş o (çok şiddetli) ateş (hendeklerinin sâhibleri) kahrolsun!

6,7. O vakit onlar, onun üzerine (ateşin etrâfında) oturmuş kimseler idiler. Ve onlar, mü’minlere yapmakta olduklarını seyredicilerdi!(2)

8. Ve onlardan (o mü’minlerden) sâdece, Azîz (kudreti dâimâ üstün olan),Hamîd (hamd edilmeye çok lâyık) olan Allah’a îmân ettikleri için, (sâdece bunun için) intikām aldılar.

9. O (Allah) ki, göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Ve Allah, herşeye hakkıyla şâhiddir.

10. Şübhesiz ki mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara (îmanlarından vazgeçmeleri için) işkence edip de, sonra (yaptıklarına) tevbe etmeyenler yok mu, işte onlar için Cehennem azâbı vardır, hem onlar için (bu dünyada da) yangın azâbı vardır (ki o ateş, kendilerini de yakmıştır)!

11. Muhakkak ki îmân edip sâlih ameller işleyenler var ya, onlar için, altlarından ırmaklar akan Cennetler vardır! İşte büyük kurtuluş budur!


1- Bu âyet-i kerîme, Kur’ân-ı Kerîm’deki on dört secde âyetinin on üçüncüsüdür. Tilâvet secdesinin ta‘rîfi için bakınız; (sahîfe 175, hâşiye 2)

2- Rivâyetlere göre, zâlim bir kralın memleketinde, îmanlı bir râhibin yetiştirdiği bir çocuk, Cenâb-ı Hakk’ın kendisine verdiği hârika hâl ile kendisine gelen her türlü hastaların derdlerine, îmân etmeleri şartı ile derman oluyordu. Bunu öğrenen kral o râhibi ve sonunda da o çocuğu öldürttü. Ama insanlar çocukdaki harikulâdeliği görerek Allah’a îmân ettiler. Bunun üzerine kral onları içi ateş dolu hendeklerle çevrili bir meydana topladı. Îmânından dönmeyenleri teker teker ateşe attı. En sonunda bu dehşetli zulmü seyretmek için kurduğu iskelelerin tutuşmasıyla o zâlim kral ve avanesi de helâk oldular. (Celâleyn Şerhi, c. 8, s. 284)