Kur'an-ı Kerim Meali
SÛRELER

12. Orada dâimâ akan bir (çok) pınar(lar) vardır!

13,14,15,16. Orada yükseltilmiş tahtlar, (önlerine) konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar ve serilmiş halılar vardır!

17. (Onlar) hiç deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmış?

18. Ve göğe (bakmıyorlar mı), nasıl yükseltilmiş?

19. Ve dağlara (bakmıyorlar mı), nasıl dikilmiş?

20. Ve yere (bakmıyorlar mı), nasıl yayılıp döşenmiş?(1)

21,22. (Habîbim, yâ Muhammed!) O hâlde nasîhat et; çünki sen, ancak bir nasîhat edicisin! Onların üzerine (musallat olmuş) bir zorlayıcı değilsin!

23,24. Ancak kim yüz çevirip inkâr ederse, o takdirde Allah, onu en büyük azâb ile cezâlandırır!

25. Şübhesiz onların dönüşü, ancak bizedir.

26. Sonra doğrusu onların hesâbı(nı görmek) de ancak bize âiddir.

FECR Sûresi


1,2,3,4. Yemîn olsun fecr’e (şafak vaktine)! Ve on geceye!(2) Hem çifte ve teke! Ve geçip giderken, geceye!

5. Bunda bir akıl sâhibi için (ibret alınacak) bir yemin (bu yemine lâyık hakîkatler) vardır, değil mi?

6. Görmedin mi Rabbin, Âd (kavmin)e nasıl (azâb) etti?

7. O (sütunlar üzerine kurulmuş binâlarla dolu) direkli İrem (şehrin)e!

8. Ki şehirler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.

9. Vâdide (ev yapmak için) kayaları oyan Semûd’a da (nasıl azâb etti)?

10. Ve kazıklar sâhibi Fira‘vun’a?

11. Onlar ki memleketler(in)de azgınlık etmişlerdi.

12. Böylece oralarda fesâdı çoğaltmışlardı.

13. Bundan dolayı Rabbin, onların üzerine bir azab kamçısı yağdırdı!

14. Şübhesiz ki Rabbin, elbette (her an) gözetlemededir.


1- “Sâni‘in (herşeyi san‘atla yaratan Allah’ın) kudreti, kibriyâ (büyüklük) ve celâl (nihâyetsiz büyüklük ve kahır) noktasında, kâinâtı öyle muhteşem bir saray şeklinde îcâd ediyor (yaratıyor) ki; (...) zemîn yüzünü bir sofra, bir tarla, bir bahçe, bir halîçe (halı) ve dağları birer mahzen, birer direk, birer kal‘a (kale) ve hâkezâ (bunun gibi) bütün eşyâyı büyük bir mikyasta (ölçüde) o büyük sarayın levâzımâtı (eşyaları) şekline getirerek, şa‘şaalı (parlak) bir sûrette haşmet-i rubûbiyetini (umûm kâinâtı terbiye edişinin heybetini) gösterdiği gibi; cemâl (güzellik ve lütuf) noktasında rahmeti dahi en küçük zîhayâta (canlıya) kadar her zîrûha (ruh sâhibine) envâ‘-ı ni‘metini (ni‘metinin çeşitlerini) verir, onun ile tanzîm eder. Baştan aşağıya kadar ni‘metlerle süsleyip, lütf u keremle tezyîn eder (ziynetlendirir).” (Mektûbât, 20. Mektûb, 64-65)

2- Bu “on gece”nin Zilhıcce veya Muharrem aylarına âid olduğu veya Ramazan’ın sonon gecesi olduğu rivâyet edilmiştir. (Nesefî, c. 4, 518)