Kur'an-ı Kerim Meali
SÛRELER

KADİR Sûresi


1. Şübhe yok ki biz onu (o Kur’ân’ı), Kadir Gecesinde indirdik.(1)

2. Kadir Gecesinin ne olduğunu (onun kıymetini) sana ne bildirdi?

3. Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.(2)

4. Melekler ve Ruh (Cebrâîl), onda (o gecede) Rablerinin izniyle her bir iş için peyderpey iner(ler).

5. O (gece), fecrin doğuşuna (gün ağarana) kadar selâmettir.

BEYYİNE Sûresi


1. Kitab ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, kendilerine beyyine (apaçık delil) gelinceye kadar (bulundukları dinden) ayrılacak kimseler değildi.

2. (İstedikleri bu delil) Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir ki, (onlara) temiz kılınmış sahîfeleri (Kur’ân’ı) okur.

3. Onda dosdoğru yazılar (hükümler) vardır.

4. Böyleyken o kitab verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştü.

5. Hâlbuki (onlara) ancak, dinde ihlâslı (samîmî) kimseler, hakka yönelmişler olarak O’nun (rızâsı) için yalnız Allah’a kulluk etmeleri, namazı hakkıyla edâ etmeleri ve zekât vermeleri emrolunmuştu. İşte bu ise, doğru dindir!

6. Şübhesiz ki kitab ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, Cehennem ateşindedirler; orada ebedî olarak kalıcıdırlar. İşte mahlûkātın en şerlisi ancak onlardır!

7. Şübhesiz ki îmân edip sâlih ameller işleyenler var ya, işte mahlûkātın en hayırlısı (da) ancak onlardır!

8. Onların Rableri katındaki mükâfâtı, altlarından ırmaklar akan Adn Cennetleridir; orada ebedî olarak devamlı kalıcıdırlar. Allah onlardan râzı olmuştur ve (onlar da) O’ndan râzı olmuşlardır. İşte bu (karşılık), Rabbisinden korkan kimseler içindir.


1- Kur’ân-ı Kerîm, Kadir Gecesinde bir bütün olarak Levh-i Mahfûz’dan dünya semâsındaki “Beytü’l-İzze” denilen makāma indirilmiş, sonra Cebrâîl (AS) onu peyderpey 23 yılda Hz. Peygamber (ASM)’a indirmiştir. (İbn-i Kesîr, c. 3, 659)

2- “Ramazân-ı Şerîfte sevâb-ı a‘mâl (amellerin sevâbı) bire bindir. Kur’ân-ı Hakîm’in nass-ı hadîs (hadîsin hükmü) ile her bir harfinin on sevâbı var, on hasene (sevab) sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazân-ı Şerîfte her bir harfin, on değil bin, (...) Leyle-i Kadir’de otuz bin hasene sayılır. Evet her bir harfi otuz bin bâkî (ölümsüz) meyveler veren Kur’ân-ı Hakîm öyle bir nûrânî şecere-i Tûbâ (Tûbâ ağacı) hükmüne geçiyor ki milyonlarla o bâkî meyveleri Ramazân-ı Şerîfte mü’minlere kazandırır. İşte gel bu kudsî ebedî kârlı ticârete bak seyret ve düşün ki bu hurûfâtın (harflerin) kıymetini takdîr etmeyenler ne derece hadsiz bir hasârette (zararda) olduğunu anla. (...) Evet, bir tek Ramazan, seksen sene bir ömür semerâtını (meyvelerini)kazandırabilir.” (Mektûbât, 29. Mektûb, 251-252)